Yüreğir Ovası Savaşları

        

        034 - Yüreğir Ovası Savaşları


Mondros mütarekesinden sonra Fransızların stratejik olarak işgal ettikleri bölgelerden bir tanesi de Çukurova bölgesinin buğday ihtiyacını büyük ölçüde karşılayan Yüreğir Ovası idi. Karataş, iskelesi nedeniyle Fransa için önemli bir yer teşkil etmekteydi. Bundan dolayı, Fransızlar, Türklerin buradaki hâkimiyetini istememekteydi. Buna rağmen Türk kuvvetleri Mihmandar köyünden güneye inerek 26 Haziran 1920 tarihinde Karataş’ı ellerine geçirmişlerdi. Ancak burada meydana gelen çarpışmalardan sonra Seyhan nehrinin batısına çekilmek mecburiyetinde kalmışlardı.

Ovanın önemini ve Karataş’ın ileride, Fransa için dışarıya açılabilen bir liman olarak kullanabileceğini göz önünde bulunduran batı Kilikya (Çukurova) genel komutanlığı, Yüreğir ovasında iyi bir millî teşkilat oluşturmayı düşünmüştü. Bundan dolayı, 1920 yılının Temmuz ayı başında bölge milletvekillerinden olan İsmail Safa Özler ve Muhtar Fikri gücüm durum değerlendirmesi yapmak üzere Karahan’ a gelmişler ve burada batı Kilikya millî kuvvetler komutanı Tekelioğlu Sinan bey ile bir görüşme yapmışlardı. Bu görüşmenin sonucunda Yüreğir halkının ileri gelenlerini Karahan’a çağırmışlardı. Bu davet üzerine yörenin ileri gelenleri Yüreğir ovasını temsilen Karahan’a gelmişler ve burada iki gün süren bir toplantıya iştirak etmişlerdi. Bu toplantıda, Yüreğir’de Fransızlarla yapılacak mücadelenin durumu görüşülmüştür. Neticede Karahan’da aldıkları karar üzerine ovaya dönen temsilciler 2 Temmuz’dan itibaren bütün Yüreğir’de ki çetelere mektuplar ve haberler göndererek;

 “çetelerin bundan sonra bir merkezden idare edileceğini ve bu merkezin de Taşçı köyü olduğunu” bildirmişlerdi. Bu haberden sonra, Yüreğir halkının ileri gelenleri 6 Temmuz 1920 günü taşçı köyünde küçük bir toplantı yaparak, çete işleri ve erzak sevki hususunda bir karara varmışlardı. Bu toplantıda Yüreğir grubu komutanlığına emekli Binbaşı Hüsnü Bey getirilmiş ve bu zat da hemen göreve başlamıştı. Hüsnü bey göreve başlar başlamaz, çetelerin ileri gelenleri ile görüşerek, bölgede mevzilenecekleri yerleri tespit etmişti.

Böylece bölgedeki Türk kuvvetlerinin Yüreğir kolu teşkilatlanarak faaliyete geçince, bölgedeki cephelerde erzak bolluğu kendini göstermişti. Ayrıca Yüreğir ovasındaki, dağınık bulunan milis kuvvetleri birleştirilip, buradaki kuvvetlerin mevcudu da 550′yi aşmış ve bu kuvvetler düzenli olarak ovadaki muhtelif yerlere taksim edilmişti. Yüreğir’e dağıtılan bu kuvvetlerin komutanları; Zaza Mehmet, Hacı Hasan köyünden Emin ağa, Mehmet oğlu Yusuf ağa ve Çağırkanlı köyünden Recep Çavuş’tu.

YARBAŞI VE İNNEPLİ SAVAŞI

Yüreğir ovasında Türk kuvvetlerinin bu şekilde teşkilatlandığını haber alan Fransızlar, bir saldırı hazırlığına girişmişlerdi. Bunun üzerine Türk kuvvetleri bölgede mevzilenerek, Fransızları beklemeye başlamışlardı. Gerçekten 9 Temmuz 1920 sabahı Fransızlar, Yarbaşı Kadri (Ramazanoğlu) bey’in çiftliği istikametinde Karataş üzerine yürüyüşe geçmişlerdi. Bu yürüyüş esnasında ilk çatışma Yarbaşı mıntıkasında meydana gelmişti. Bu çarpışmayı önemsemeyen Fransızlar güneye doğru yürümeye devam etmişlerdi. Ancak Türk kuvvetlerinin ateşi karşısında Fransız birlikleri duraklamak zorunda kalmışlardı. Bunun üzerine Fransızlar derhal tanklarını harekete geçirerek top ve makineli tüfekleri ile yaylım ateşine başlamışlardı. Böylece Yarbaşı mevkiinde Türk kuvvetleri ile Fransız ordusu aralıksız onbeş saat kadar savaşmışlardı. İnnepli sırtlarındaki Türk kuvvetleri gerilere çekilince, Fransızlar bu mıntıkayı kolayca işgal etmişlerdi. Böylece İnnepli sırtlarını ele geçiren Fransızlar, buraya toplar yerleştirmiş ve hareket halinde olan Türk kuvvetlerini ateş altına almıştı. Bunun üzerine Türk kuvvetlerinin esas karargâhları olan Taşçı köyüne çekilmişlerdi.

TAŞÇI HARBİ

Fransızlar İnnepli sırtlarını işgal ettikten sonra güneye doğu çekilmekte olan Türk kuvvetlerini takibe başlamışlardı. Bunun sonucunda Fransızlar 12 Temmuz 1920 günü taarruza geçerek Taşçı köyüne ulaşmışlar ve 13 Temmuz 1920 sabahı burayı çembere almışlardı. Aralıksız beş saat devam eden buradaki savaş sonunda Türk kuvvetleri, Taşçı köyünden iki kilometre uzaklıkta bulunan Kılavur köyüne doğru çekilmişlerdi. Bu taarruz neticesi Fransızlar Taşçı köyünü de ele geçirmişlerdi.

Yüreğir harekâtı başladıktan sonra Mersin mebusu Muhtar Fikri bu bölgede görev almış, geniş yetkilerle ve müfettiş namı ile Yüreğir Ovasına gelmişti. Muhtar Fikri Bey, durumun vahameti üzerine 14 Temmuz 1920′de Kılavur köyünde hemen bir toplantı yapmıştı. Bu toplantı sonunda tekrar bir görev taksimi yapılmış ve buna göre; iaşe işlerinden Savatlıoğlu Halil, grup komutanlığından Cızoğlularından Adanalı İhtiyat Zabiti Yusuf İzzettin ve birinci bölük komutanlığından Zaza Mehmet, ikinci bölük komutanlığından Camili köyünden Avni Çavuş, üçüncü bölük komutanlığından Mehmet oğlu Yusuf ağa, dördüncü bölük komutanlığından Hacıhasan köyünden Emin ağa sorumlu tutulmuştur. Ayrıca bu cepheye Tekelioğlu Sinan Bey tarafından ikişer adet top ve makineli tüfek gönderilmiş ve bunlar da taşçı köyünün karşısında bulunan Yalmanlı, Dervişli köyleri arasında yerleştirilmişti. Bunlardan başka bu cepheye son anda batı Kilikya genel komutanı Tekelioğlu Sinan Bey ile Karaisalı kaymakamı Saadettin Bey de gelmişlerdi.

Böylelikle Türk kuvvetleri 15 Temmuz 1920 sabahı top ateşi desteğinde Taşçı köyü üzerine taarruza geçmişlerdi. Taşçı köyünü ele geçirmek amacıyla yapılan bu saldırı, 15-16 Temmuz günü Fransızların çok şiddetli bir şekilde direnmesine sebep olmuştu. Adana’dan yardım alan Fransız ordusu 16 Temmuz günü harekete geçerek, geniş çaplı karşı bir taarruza başlamışlardı. Neticede akşamın karanlığından faydalanan Türk kuvvetlerinin bir bölümü Seyhan nehrinin batı tarafına geçmiş ve bir bölümü de, Irmakbaşı köyüne çekilmişlerdi. Fransız ordusu Yüreğir ovasında sürdürdükleri bu taarruz sonucunda, 23 Temmuz 1920 tarihinde Irmakbaşı köyünü de almışlardı. Bunun üzerine Türk kuvvetleri, Seyhan nehrinin batı yakasına geçerek karargâhlarını Köylüoğlunda kurmuşlardı. Yüreğir grup komutanı Hüsnü Bey de daha güneye, Ziyamet köyüne doğru çekilmişti. Nasurullah ağa’nın müfrezesi de Ziyamet’e gelerek, hüsnü bey’e yardımcı olmuştu. Ancak Yüreğir ovasında, zaman zaman Türk kuvvetleri, Fransız ordusuna karşı direnme göstermişse de, bir netice alamamışlardır. En son olarak Nasurullah ağa’nın müfrezesi de 19 Kasım 1920 tarihinde bölgeden çekilerek, Yüreğir ovası Fransızlara terk edilmiştir.

Kaynak: HACKTÜRK
Kaynak Yazıyı bilmemiz gerektiği için aynen köşeme taşıdım.

***

"An­kara antlaşmasıyla çekilen Fransız zulmünü yaşayan atalarımız ulusal kurtuluş hareketinin başlamasıyla Mustafa Kemal'in Ankara'da yaktığı ışık Yüreğir Ovası-Karataş'ı aydınlatmıştır."

Yazı 24.07.2010 Şimdi kapalı olan Türk Medya da köşemde yayınlanmıştı.

İsa BEÇİK

Sabırlı, sağlıklı, eğitimli ve doğru iletişimli kalınız. 



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Zeytinyağlı Yiyemem Türküsünün Hikayesi

Memleket Sevdamız

Yüreğir Ovası Aşiretleri