Kayıtlar

Kasım, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Adana'da Kara Gün 10 Temmuz

Resim
      035 - Adana'da Kara Gün 10 Temmuz           Cıngır Ebe kimdir?  Cıngır ebe Şehit eşidir. İlk eşi Seferberlik zamanı Çanakkale'de Şehidi olduğu söylenmektedir.             Toroslarda, Karaisa'lı bölgesinde hayvancılık yapan ve konar göçer hayat yaşadıktan sonra, Çotlu köyüne daha sonra Kırhasan köyünde yerleşik hayata geçen, Cıngırlar sülalesinden olan yedi nüfuslu ailenin en büyük çocuğudur.              Evlenerek Gölkaya köyünde yaşayan Cıngır Ebenin asıl adı Hatice Başçı; Evlendiği zaman nüfusa kayıt işlemi yapılmıştır. Resmi kayıtlara göre 101 yaşında, (Normal kayıtsız yaşı 115, bir başka hesaplamada evlilik durumuna göre 125 yaşında) Hakkın rahmetine kavuşmuştur.             Cıngır adı hayvancılık yaptıkları için hayvanların boğazına takılan çan sesinden Cıngır  adını almıştır. Cıngırlar aynı soyadı taşımasa da Yüreğir ovasında çok geniş bir sülaledir.             Eskiden sağlık hizmetleri genelde yetersizdi. Yaşlı hanımlar büyüklerinden öğrenikleri sağlık bilgile

Yüreğir Ovası Savaşları

Resim
                  034 - Yüreğir Ovası Savaşları Mondros mütarekesinden sonra Fransızların stratejik olarak işgal ettikleri bölgelerden bir tanesi de Çukurova bölgesinin buğday ihtiyacını büyük ölçüde karşılayan Yüreğir Ovası idi. Karataş, iskelesi nedeniyle Fransa için önemli bir yer teşkil etmekteydi. Bundan dolayı, Fransızlar, Türklerin buradaki hâkimiyetini istememekteydi. Buna rağmen Türk kuvvetleri Mihmandar köyünden güneye inerek 26 Haziran 1920 tarihinde Karataş’ı ellerine geçirmişlerdi. Ancak burada meydana gelen çarpışmalardan sonra Seyhan nehrinin batısına çekilmek mecburiyetinde kalmışlardı. Ovanın önemini ve Karataş’ın ileride, Fransa için dışarıya açılabilen bir liman olarak kullanabileceğini göz önünde bulunduran batı Kilikya (Çukurova) genel komutanlığı, Yüreğir ovasında iyi bir millî teşkilat oluşturmayı düşünmüştü. Bundan dolayı, 1920 yılının Temmuz ayı başında bölge milletvekillerinden olan İsmail Safa Özler ve Muhtar Fikri gücüm durum değerlendirmesi yapmak üzere Kar

Bozdoğanlar Toplantısı

Resim
             033 - Bozdoğanlar Toplantısı             Sosyal Medya Bozdoğan Boyu sayfasından duyurulan, 02.12.2018 Pazar günü saat 13.00-15.00 te Adana Büyükşehir Tiyatro Salonunda "Büyük Bozdoğan" buluşması gerçekleştirilirdi.             Atatürk'e, silah arkadaşlarına ve şehitlerimize saygı duruşu sonrası İstiklal Marşımızın okunması ile açılış yapıldı.             Kendisi de Bozdoğan olan Gölkayalı Ayfun Kaplan bey toplantı açılış konuşması ve sunuculuğunu yaptı.             "Büyük Bozdoğan" toplantısında katkısı olan Lütfiye Karamut hanım katılımcılara teşekkür ederek kısa bilgiler verdi.             Adana İl Kültür ve Turizm Eski Müdürü Veysel Erdem BOZDOĞANGİL bey ise Bozdoğanların Orta Asya, Kafkas ve Balkan ülkelerinde olduğu gibi dünyanın birçok ülkelerinde varlıklarını anlattı.             Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü bey yöremizden bilgi ve birikimlerini anlatarak destek verdi.             Tarihçi Cezmi YURTSEVER bey de Bozdoğanları

Yüreğir Boyu

Resim
            032 - Yüreğir Boyu             Yüreğir boyu (Üreğir şeklinde de yazılır) Oğuzların 24 boyundan biridir. Bu boyların Üçoklar kolundan (sol kolundan) Oğuz Kağan'ın oğlu Dağ Han'ın soyundan geldikleri kabul edilir.             Orta Çağ dönemine kadar Orta Asya'da Seyhun ve Ceyhun ırmaklarının arasındaki Yüreğir havzasında yaşıyorlardı. Göç yaparak Yüreğir olarak bilinen Adana'nın Misis havzasına yerleşen bu boy bölgede Ramazanoğlu Beyliğini kurmuş, (Ramazanoğulları Beyliğinin kurucusu Ramazan Beyin babasının adı da Yüreğir'dir!) daha sonra 400 yıl boyunca dönemin en güçlü devleti olan Memlük İmparatorluğunun alt beyliği olarak varlığını sürdürmüştür.             16. YY. da Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim Memlük devletini yıkınca, son Ramazanoğlu beyi Pir Mansur Osmanlı İmparatorluğu'na gönüllü olarak katılmıştır. Günümüzde bu Türkmen aşireti Anadolu'da en çok bilinen Oğuz boylarından birisidir.             "Yüreğir" kelimesi işleri düz

Gölkaya'da İlk Köyodası

Resim
                    031 -   Gölkaya'da İlk Köyodası             1960 ve 1970 li Yıllarına kadar, köylünün toplanıp sosyal ve ekonomik konularda tartıştığı, köy haberi ve bilgi iletişimin yapıldığı, insanların toplanıp doyumsuz sohbetlerini yaptığı tek yer köy odasıdır.       Köy odaları, köylünün onur duyacağı mekanlardır. Bu mekanlar zamanla Türk-İslam kültürünün yayılmasına da hizmet etmiştir. Köyümüzün şimdiki yerleşimine göre ilk köy odası, Hacı Ali (Tekoğlan) Ağa tarafından yaptırılan miras yoluyla halen Beçik’lerin kullandığı iki katlı taş binadır.  Daha sonraki gelişmelere göre Bozdoğanların, Mutluların-Postacılar, Uluğların, Yeşillerin, Beçik’lerin ve Koyuncu Hacıların halen depo olarak kullandıkları dam binalar, zamanla köy odası olarak kullanılmıştır. Bunların içerisinde köy merkezinde bulunan ve halen Beçik'lerin kullandığı taş bina eskilerde köyodası olarak aktif hizmet yaptığını büyüklerimden dinlemiştim. Sonraki yıllarda ise en çok misafir ağırlayan, hatırladığım

Gölkaya Kabristanlığı

Resim
                        030 - Gölkaya Kabristanlığı            Çevre köylerle ortak kullanılan Gölkaya Yamanlar Taşköprü Kabristanlığına eskiden cenaze eziyet ile götürülürmüş. Bunlar göz önüne alınarak her köy kendine yakın kabristanlığı tahsis etmiştir.  * Gölkaya Kabristanlık tahsisinde rahmetli  (Hacı) Yusuf BOZDOĞAN  evlatlarına; "Ben ölünce çocuk kabristanlığı karşısındaki tarlamızın yol kenarında pelit ağacı altına defnedin, bu tarladan köye yetecek kadar da kabristan yeri verin" diye vasiyet etmiştir. Çocukları da vasiyeti yerine getirmişlerdir. Şimdiki kabristanlığın olduğu yerdir. İlk kabir de (Hacı) Yusuf BOZDOĞAN' ın kendisine aittir. Gölkaya Köyü Kabristanlığı  17.04.1969 (Hacı) Yusuf BOZDOĞAN’ ın ölüm tarihinde hizmete girmiştir. Kabristanlıkta bulunan pelit ağacını kimin ektiğini (Hacı) Yusuf BOZDOĞAN' ın da bilmediğini bir sohbetinde duymuştum. Yani buradaki meşe ağacının asırlık olduğu anlaşılmaktadır. Bazı yazılarımda bu ağaçtan bahsettim. Bu kabrist

Gölkaya Çocuk ve Garip Kabristanlığı

Resim
                 029 - Gölkaya  Çocuk ve Garip Kabristanlığı            Çocuk ve Garip Kabristanlığın yeri aile büyüklerimizden olan Havana ebe, tarla hissesinden bağışlamış olduğunu öğrendim.           Gölkaya köy yolu kuru kulak mevkiinde, şimdiki Gölkaya Kabristanlığının karşısı yol ve drenaj kanalın kesiştiği köşesinde muhtarlık adına tapu kayıtlı  Çocuk ve Garip Kabristanlığı  vardır. Köyde nenelerimiz, zamanın şartlarından dolayı doğumda yaptırdıkları için onlara ebe denirdi.  Köyde doğan bebekler, şehire gitmek zor  ve bebek ölüm olayıda çok olduğu için nüfusa kayıt yaptırmanın zorluğundan dolayı çoğunun nüfusa kaydı yoktur. Hatta  bir yaşından önce nüfusa kayıt yaptırılmazmış.             Nüfusa kayıt yaptırılmadan ölen bebekleri ve çocukları buraya defin  işlemi yapılmıştır. Birçok bebek ve çocuk mezarı vardı. Dinimize göre bunların hepsi ' Sabi' dir.            "Türk Dil Kurumuna göre Sabi kelimesi iki farklı anlama gelir. İlk Anlamı: Çocuk, yeniyetme İkinci Anl