Gölkaya'da İlk Köyodası


                   031 - Gölkaya'da İlk Köyodası


            1960 ve 1970 li Yıllarına kadar, köylünün toplanıp sosyal ve ekonomik konularda tartıştığı, köy haberi ve bilgi iletişimin yapıldığı, insanların toplanıp doyumsuz sohbetlerini yaptığı tek yer köy odasıdır.

      Köy odaları, köylünün onur duyacağı mekanlardır. Bu mekanlar zamanla Türk-İslam kültürünün yayılmasına da hizmet etmiştir.

Köyümüzün şimdiki yerleşimine göre ilk köy odası, Hacı Ali (Tekoğlan) Ağa tarafından yaptırılan miras yoluyla halen Beçik’lerin kullandığı iki katlı taş binadır. 

Daha sonraki gelişmelere göre Bozdoğanların, Mutluların-Postacılar, Uluğların, Yeşillerin, Beçik’lerin ve Koyuncu Hacıların halen depo olarak kullandıkları dam binalar, zamanla köy odası olarak kullanılmıştır. Bunların içerisinde köy merkezinde bulunan ve halen Beçik'lerin kullandığı taş bina eskilerde köyodası olarak aktif hizmet yaptığını büyüklerimden dinlemiştim. Sonraki yıllarda ise en çok misafir ağırlayan, hatırladığım kadarıyla en güzel hizmeti veren Koyuncu Hacıların (Başçıların) iki katlı Köyodası olarak kullanılan taş binasıdır.

Köy odası genellikle iki katlı olur, üst kat köy odası olarak kullanılırken, alt kat ise, gelen misafirin atı ve eşeği içindir. 

Yolculukların yaya, hayvan sırtında veya at arabası ile yapıldığı devirlerde, hele kış mevsimlerindeki uzun seferlerde gecelemek, konaklamak için elbette emin bir yere ihtiyaç vardı. Atalarımız, köyodaların da insanlara, darda ve zorda kalanlara, yolculara yardım etmeyi kendilerine bir görev saymışlardır. Bu odalar da köye gelen garip, yolcu, misafir, çoban, bekçi, çerçi vs. kalırdı.

Bu misafirler çekinmeden ilk buldukları köyodasına misafir olurlar. Allah rızası için parasız yiyip içerler ve istirahat ederler. Hayvanı için de yem saman verilirdi.

 Oda sahibi için de bir onurdur. Oda sahibi oğluna; ”Misafir rızkı ile gelir. Odaya gelen misafire iyi bak” diye, vasiyet ederdi.

Oda sahibi; Odasını akşam erkenden açar oturur. Temizliğini yapar, sobasını yakar. Daha sonra konu komşu da gelmeye başlar. Çaylar kahveler içilir. Odanın dolabında her an çay ve kahve takımı ve yatak-yorgan hazır bulunur.

 Kurban ve Ramazan bayramlarında, Köyde bir cenaze olduğun da, düğün olacağı zaman da oda devamlı açık bulundurulur.

Köye gelen misafirler odada toplanır. Her evden sinilerle yemek getirilerek odada yenilir. Üç dört gün böyle kalınırdı.

Köy odalarında oturma adabı vardır. Odaya giren “Selamünaleyküm” diyerek, ayakkabıyı çıkarıp geçer oturur. Yaşı büyükse odanın yukarısına oturur, küçükse aşağıya oturur. Odada bulunanlar hepsi teker teker “Aleykümselam dan sonra Merhaba” derler.

Gençler her zaman aşağıda kapıya yakın otururlar.

Odada oturulurken edep hiçbir bir zaman terk edilmez, derli toplu oturulur, diz çöker veya bağdaş kurulur.

Köy odaları köylüler için bir de en önemli eğlence merkezidir. Uzun kış gecelerinde köy odalarında muhabbet bol olur.

Soğuk veya yağışlı havalarda oda cemaati camiye gidemediği zaman, oda da cemaatle namaz kılınır, oda caminin yerini tutar. Ayrıca köy imamı ve ya dini bilgisi bulunan büyükler oda halkına bu odalarda nasihat ederler.

Köy odalarının bir başka faydası ise erkeklerin evden uzaklaşmasını sağlar. Böylece hanımlar da kendi aralarında daha rahat oturup sohbet ederler.

Devletin köye duyurusu, köyün ve köylünün her türlü sorunları, emir ve yenilikler odada konuşulup tartışılır. Köylüye duyurulur, oda da karara bağlanırdı. Sanki köyün bir hükumet binası, resmi binası, kültür evi gibiydi. Köye gelen, tahsildar, memurlar, zabıta, uzaklardan gelen misafirler köy odalarında ağırlandığı gibi köyün bedava oteliydi.

Ayrıca, köye bir bekçi veya çoban mı tutulacak bu işi muhtar, ihtiyar heyeti huzurunda köy odasında hallederdi. Evlenenlerin çeyiz senetleri kız evinde yazılır, köy odasına götürülüp sanki bir noter gibi, muhtar çeyiz senedinin altına imza atardı.

Köy odalarına gerek sahibi, gerek komşular gözleri gibi bakarlar, komşular gerçekten ortak mal gibi köy odasının her şeyine yardımcı olur, kimi evinden yakacak odun, tezek getirirdi. Misafir çok gelmişse, evlerden yataklar getirilirdi. Gelen misafirin atı, eşeği ahıra çekilir. Sulanır, yemlenirdi.

Köy odalarında gelip oturmak, sohbete katılmak bir ayrıcalıktı. Gençler asla cemaatin arasına, halı ve mindere oturamazlardı. Girişte tahtadan bölümde otururlar, lafa söze, sohbete sorulmadıkça asla karışamazlardı. Uzun kış gecelerinde, kuru tahtada oturmak bile bir sevinç kaynağı idi gençlere.

Çocuklar orada sohbeti dinlerler, bilmedikleri bazı şeyleri, anıları, sözü sohbeti orada öğrenirler. Kapı yanındaki suluk ta bulunan testiden su isteyene su verirler, büyükler abdest alırken ibrik ve leğeni tutup ellerine su dökerler, sobaya odun atarlar, külünü alırlar, lambaya gaz doldururlar, misafire ve cemaate yemek getirirler vb. Kısaca köy odasında verilen her emir ve yumuşu seve seve yerine getirirlerdi.

Genellikle dikdörtgen şeklinde olan köy odalarının zemini de üç tarafta, halı yastık, minderle döşenmiş durumda olurdu.

Bir dolap, dolabın içinde, cezve, kahve fincanı, kahve, kahve değirmeni, kahve kavurma tavası, gaz yağıyla çalışan pompalı bir gaz ocak, şeker vb eşyalar bulunurdu. Dolap daima kilitli ve kilit köy odası sahibinde olurdu.

Oda sıcak olsun diye duvarda halı, kilimler asılı olur. Biraz gösterişli gaz lambası veya gaz yağı ile yanan lüks lambası daima asılı durur. Kapının hemen önünde sağda veya solda odun tezek dolu olurdu. Kışın oradan alınan odun sobada ya da ocakta yakılırdı. 

Köşede yukarıda kocaman ve ağırca (bataryalı) pilleri olan bir radyo olur, radyonun pili bitmesin diye, ancak haberlerde ajans dinlemek için açılırdı. Ajans saati gelirken, köstekli saatlerden vaktin gelip gelmediği kontrol edilir. Saat tam yaklaşırken, cemaat “ajansı dinleyelim susun hele” diye uyarılınca, herkes susar, pür dikkat ajans dinlenilirdi.


O zaman Doğu – Batı bloklar, Amerika – Rusya, Kore Savaşı, Makaryos - Kıbrıs olayları, casuslar, İnönü, Celal Bayar, Menderes’in verdiği nutuk, vb haberleri peş peşe sıralanır.

Haberlerin sonunda da Meteorolojiden hava raporları okunurken, bazı kimseler Allah'ın işine de karışıyorlar” diye homurdanırken, yanındaki de onun duyacağı şekilde, “iyi de ne hikmetse söyledikleri doğru çıkıyor” diyerek hava raporuna ayrı bir yorum katardı. Ajans bitince hemen radyo kapatılır. Müzik ve öteki programlarda radyo açılmazdı, Çünkü kocaman bataryası (pili) ya biterse, köyde nereden pil alacaklar, ajansı nasıl dinleyeceklerdi?

İşte zamanın köy odalarında kısaca olup bitenler bunlardır. Şimdilerde artık hiç köy odası kalmadı. 

Düzenli ve istikrarlı insanlarn olduğu bazı yerleşim birimlerinde, muhtarlığın da içinde olduğu Köykonağı yaptırılmış ve misafir ağırlandığınıda gördüm.01.01 2009

İsa Beçik
    
      Sabırlı, sağlıklı, eğitimli ve doğru iletişimli kalın.                               
                                                                                   


İlk Köyodası Beçiklerin evi. Sonra tadilat görmüş hali.











Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Zeytinyağlı Yiyemem Türküsünün Hikayesi

Memleket Sevdamız

Yüreğir Ovası Aşiretleri