Kütük Bozdoğan ve Yamanlar Taşköprü Kabristanlığı

        Kütük Bozdoğan ve Gölkaya Yamanlar Taşköprü Kabristanlığı

        Gölkaya da herkes Kütük Bozdoğan ve akrabadır. Bu kökten de bir takım oymaklar çıkmıştır.

        Bozdoğan olan yerleşim birimlerinde soyadı BOZDOĞAN olan bir aile mutlaka vardır.

        Soyadı kanunu çıktığı zaman, kayıt işlemi için yerleşim birimine görevli giden devlet memuru ilk uğradığı aileye "soyadınızı ne yazalım" diye soruyor. Aile Bozdoğan aşiretinden olduğu için Bozdoğan’ı yazdırıyor.

        Görevli gittiği diğer aileye de sizin soyadınız ne olsun diye soruyor. O ailede Bozdoğan olsun diyor ama görevli o soyadı önceki aileye verdik, sizinki başka olması gerekir diyor. Aile büyüğünün tercih ettiği, genelde Bozdoğan aşiretini hatırlatan isim, lakap veya mesleği soyadı olarak yazılmıştır.

        Aile isim vermezse, görevli kendindeki listeden o aileye soyadı yazarmış.

        Yerleşim biriminde yapılan liste, nüfus müdürlüğünde kütük defterine yazılırken yazılım hatası da mutlaka olmuştur.

        Köyümüzün o zaman asil ve güvenilir halkı vardır. Çevresine de güven vermiştir.

        Fransız işgali sırasında köy halkı ve çevre köylerle birlikte Fransız askerlerine baskınlar düzenleyerek bölgeden çıkarmayı başarmışlardır.

        Bu olaylardan öncede mala ve cana zarar veren eşkıya baskınlarına karşı tedbir alarak teşkilatlı çalışmışlardır.

        Bunlar birlik ve beraberliğe örnek olaylardır.

        Köyümüzdeki Yamanlar Taşköprü yanındaki Büyük Kabristanlık yedi köye aittir. O zamanki adları Bebeli, Fevziye, Sırınsı, Cıvıklar, Cıngırlar, Deli Yusuflu ve Camili köyüdür.

        Karataş ilçesi, Bahçe ve Küçükkarataş Köyünden de kısmen buraya cenaze defin işlemi yapılmıştır.

        Bozdoğan ve akraba olan bu köylüler, ulaşım zor olduğundan bir birlerini ziyaret edemezlermiş. Ancak dini bayramlarda zorunlu gidiş yerleri kabristanlık ziyaretinde bir birlerini görüp hasbıhal ederlermiş. Çevre köylülerle bayramlaşmayı kabristanlıkta yaparlarmış.

        Bu köylerden;

        Bebeli köyü aynı yerde. Fevziye şimdiki Gölkaya, Sırınsı şimdiki Çakırören, Deli Yusuflu köyü Kısacıklara ait çiftliğin doğusundaki tepe üzerindeymiş. Cıvıklar köyü Yamanlar Taşköprü Kabristanlığın güney doğusunda tepede, Cıngırlar köyü de şimdiki Cıngırlar veya Cıngırlı olarak bilinen mevkideymiş. Camili köyü de Karataş'a giderken Kızıltepe de sol taraftaymış.

        Bu bölgede bulunan Cıngırlar Kuyusu ve tulumbası halen faaldir.

        Bebeli köyü hariç, diğer beş köy ve çevre köyler bir birlerini gördüklerinden eşkıya ve çete baskınlarına karşı ateş ve dumanla haberleşirlermiş. Bu şekilde birlikte hareket ederek çevreye de güven vermişler.

        Deli Yusuflu, Cıngırlar, Cıvıklar ve Camili köyleri ana yol üzerinde olduğundan eşkıya ve çete saldırılarına dayanamayarak, çoğunluğu akraba olan Gölkaya ve Çakırören köylerine, bazıları da çevre köylere yerleşmişlerdir. Böylece üç köy dağılmıştır.

        Eski haritalarda köyümüzün sınırlarında Tarsus yolu adı geçmektedir. Rahma yolu Akyatan sahil devamı Tarsus'a geçiş yeri.

        Tarsus ilçesinde Bozdoğan Beyine ait buğday değirmeni varmış. Köylümüz ve çevre köylerden Bozdoğanlar bu değirmene un, bulgur vs. işleri için at ve öküzlerle bu yoldan gittikleri için Tarsus yolu denmiştir.

        Tarsus'taki değirmen sahibinin "Kütük Bozdoğan" beylerinden ve akraba olduğunu büyüklerimden dinlemiştim.

        Değirmen sahibi, itibar gösterdiği bizim köylü ve misafir için çay bardağında hususi kahve yaptırırmış. Tarsus'ta ikram edilen hususi kahveye Tarsusi kahve denmiştir. Hala Tarsusi kahve olarak bilinmektedir.

        Kızıltahta köyünde tarihi Akdeğirmen çalışır vaziyette ve köye daha yakın olduğu halde Tarsus'ta Beydeğirmenini tercih ederlermiş. Beydeğirmene birlik, beraberlik ve akraba bağlarını kopartmamak için gittikleri anlaşılmaktadır.

        Tarsus'ta ki değirmenin olduğu yer zamanla gelişip semt olarak günümüze kadar gelmiştir. Ankara yolunda şimdiki Beydeğirmen mevkiidir.

        Bozdoğan'ların her türlü hayat şartlarında savaşçı - mücadeleci ruhu daha güçlü olduğu, her halde haberleşerek birlikteliği sağlamışlar ve güçlerini ortaya koymuşlardır.

        Tarihte adı geçen mücadeleci ve Atatürk'ün yanında mücadele ettiği bilinen Kara Fatma'nın da Bozdoğan kızı olduğunu katıldığım bir konferansta duymuştum.

        1453 İstanbul'un Fetih sırasında Türk askerlerinden yenilgi ile kaçan düşman askerleri, bazı yerlerle birlikte Orta çağda İstanbul'a su taşıyan o zamanki adı Valens su kemerine de zarar vermişlerdir.

        Savaş sonrası Fatih Sultan Mehmet Han, Valens su kemerlerini tamir ettirmek için emrindeki savaşçı Bozdoğan Askerlerine su kemerinin bakımını yaptırmıştır. İstanbul'da ki bu kemere de Bozdoğan Kemeri adını vermiştir. Günümüzde de hala Bozdoğan Kemeri olarak bilinmekte ve resmi kayıtta da böyle geçmektedir.

        Anlaşılıyor ki Bozdoğanlar birlik ve beraberlikten doğan gücü iyi kullanmıştır.

İsa BEÇİK


***




Bozdoğan Silahı;

"Oğuz Boyunun o dönemin önemli savaş silahlarından sayılarak özellikle atlı askerlerce kullanılan daha ağır, yaya askerlerce kullanılanı daha hafif, ağaç saplı, başı bakır, pirinç ya da demirden yapılmış silahtır. (Yazı kısmen alıntı)
*
İstanbul İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi Silahlar Bölümünde, "Bozdoğan" adlı ateşsiz silahı görünce fotoğrafını çekmiştim. Ağustos 2016 İstanbul


Gölkaya Kütük Bozdoğan köyü

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Köyümüzün Kuruluşu